CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Bu Parti İktidar Olacak, İktidarı Gönderip Bu Ülkede Demokrasiyi Kuracağız”

05.10.2024

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, yapılacak ilk genel seçimlerde partisinin iktidara geleceğini belirterek, “Bu parti iktidar olacak. Bunun önündeki tüm engelleri kaldırmak için büyük gayret sarf edeceğim, başta kendi egomu, kibrimi, heveslerimi ve hedeflerimi bir kenara koyarak başladım. Çünkü, ‘Ben’ dersem kaybederiz. Ben şunu yapabilirim, kendimi adaylaştıracak zemin yaratabilirim ama seçimi kaybederim. En doğru adayı adaylaştırıp, bu iktidarı gönderip, bu ülkede demokrasiyi kuracağız” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Medyascope yayınına katılarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, “Bir yerde bir paradigma değişikliği yok. İlk gün şunu söyledim. Biz büyük bir zafer ile çıktık ve bunun adına zafer demeyi bile seçmene saygısızlık sayarım. Çünkü seçim öncesinde seçmen ile akit yaptım. Seçmene dedim ki ‘Sizin gerçek sorunlarınızı konuşacağım. Emekli, işçi, çiftçiyi konuşacağım. Siz bize oy vererek iki şeyi birlikte yapacaksınız. Bir, iyi bir belediye başkanını seçeceksiniz. İki, iktidara sarı kart göstereceksiniz. AKP ve MHP’liler, bu kırmızı kart değil. Kırmızı kart genel seçimde olur. Ama sesinizi duyurmak istiyorsanız, bunları cezalandırın. Ben sonrasında size sahip çıkmaya devam edeceğim’ dedim. Seçim bitti ve bugüne geldik. Bazen diyorlar ya, normalleşme nedir, yumuşak siyaset falan filan. Bir yerel seçimden sonra genel seçim atmosferine girene kadar ilk miting ne zaman yapılmış diye bakarsanız, çok istisnai bir şeyi çok zor bulursunuz. Biz 10 ayda 11 miting yaptık. Bunlardan bir tanesi emekli mitingiydi, A Haber elinde kamera, ‘Emekli mitinginde emekliler yoktu, CHP’liler vardı’ demek için fır döndü ve haberi yapamadılar. Ben orada gördüğümden gırtlağım düğümlendi. Giyimleri ve kuşamlarıyla son derece yoksullaşmış, inanılmaz bir emekli kitlesi vardı. Emekçi mitingi yaptık. Atanmayan öğretmenlerle ilgili miting yaptık. Hatta tematik mitinglere girdik. Erdoğan’ın memleketinde çay, Gaziantep’te fıstık, Hayrabolu’da buğday, Giresun’da fındık, Manisa’da tarım mitingi yaptık. Yaptık da yaptık. Şu anda işte sırada hayvancılık mitingi var. Her yerden talep geliyor. İktidara sözümüzü bir kelime eksik söylemedik. Eleştirmeden bıraktığımız bir alan yok. Ama bir şeyi yapmadık. Adını biz normalleşme koyduk. Erdoğan yumuşama dedi. Şimdi terminoloji normalleşmede sabitlendi” ifadesini kullandı.


“NORMALLEŞME BİTMEDİ”

Özel, “O süreç bitmedi. Normalleşme denilen meseleden sürekli bir görüşme… Böyle bir şey yok. Ben o zaman da söyledim. İhtiyaç halinde görüşebileceğini göstermektir liderlerin. Normalleşme birbirinin elini sıkabilme, hatırını sorabilme, bayramda, iyi günde, kötü günde arama, cenazesi olursa gitme, taziye verme. Bu şu demek, lider kim olursa olsun onun partisinin üyelerine ve seçmenlerine duyduğumuz saygından dolayı o lideri muhatap alma. Ben bunu en çok eleştiri aldığım zamanda, grup başkanvekiliyken Meclis’teki tüm partileri eşit tutarak, DEM’e de diğer partilerle aynı saygıyı gösterdiğim için ‘Özgür Özel DEM’leniyor, Özgür Özel PKK ile konuşuyor’ diyorlardı. En çok diyenler el sıkışmaya başladılar. Ama 5 Kasım gününden sonra ne Erdoğan’a, ne Bahçeli’ye, ne bir başkasına hakaret ettim. Ben öyle yaptığım için hiç hakaret duymadım. Hiç hakaret davası açmadım. Erdoğan’a bunu şöyle söyledim. Bugüne kadar hiç hakaret davası açmayınca, bundan sonra da açmayalım. Ama bunu bir saldırmazlık anlaşması gibi değil siyasetin düzeyini belli noktada tutma talebi olarak söylüyorum dedim. Ben en sert muhalefeti yapacağım size dedim, yapıyorum da ama hakaret etmiyorum. Hakaret duymuyorum. Küfür etmiyorum, küfür duymuyorum. İşe şuradan başladım. 1 Ocak günü bütün liderleri arayarak, bir tek Erdoğan’ı aramamıştım. Orada Erdoğan ben genel başkan seçilince beni kutlamamıştı. Abdullah Güler aramıştı, Grup Başkanları. Onu aradım. Ama birinci parti olduktan sonra, birinci parti olma sorumluluğu ile iki bayramda da 18 lideri aradım. Bunda hiçbir mahsur görmedim. Erdoğan’la da, Bahçeli ile de görüştüm. Koltuk krizi yaşayınca telafi edeceksiniz dedim, tavır koydum. İadeyi ziyarete gelelim dediler. Olur ama benim düzenimde otururuz dedim, benim düzenimde oturduk. Mesela Cumhurbaşkanı girecek, Bayrak Kanununa göre forslu bayrak çekilmesi lazım. Cumhurbaşkanı forslu bayrağı aldık ve çektik. Beni eleştiren arkadaşlar o bayrağa bakınca bir tek forsu gördüler. Cumhurbaşkanı arabası dönüp CHP’ye girerken bütün kanallar bayrak çekilirken o görüntüyü çekti. CHP binasına bayrak çekildi. Hani biz bayrağı indirecek, ülkeyi böldürecektik? Hani ezanı susturacaktık? Ben derdimi, beni en zor anlayacaklara anlatıyorum. En hızlı anlaması gerekenler bir yerlerde direniyor” diye konuştu.

“LÜZUM GÖRÜRSEM GÖRÜŞME TALEP EDERİM”

Özel, “Sizin hoşlanmadığınız birisi, birisini övüyorsa o övülen kişinin lehine değildir. Bunu kabul etmek lazım. Bu işin bunlar yan etkileri. Katlanmak durumundasınız. Bence normali liderlerin birbiri ile konuşabiliyor olması. İsrail Türkiye’ye saldıracak dediğinde kapalı oturum talep ettim. Gelsin, anlatsın dedim. Eğer lüzum görürsem, gider görüşme talep ederim. Şu ana kadar ikinci görüşmeyi gerektirecek bir şey olmadı. Normalleşme bitti diyorlar. Bitmedi. Ben gerekli görürsem gider Erdoğan ile bir daha konuşurum. Ben Erdoğan’dan 28 Şubat paşalarını istedim. Hallettiler, teşekkür telefonu açtım. Gezi ile ilgili çalışıyor arkadaşlar dediler, sonuç alamadık. Sonuç alırsak döner tekrar… Sonuç aldığımız nokta var, almadığımız nokta var ama şöyle bir gerçeklik var. Ben yumuşak siyaset yapma karşılığı bir şey istesem çok sonuç alırım. Ama ben en sert siyaseti yapacağım ama sizinle gerektiğinde görüşeceğim. Siz de gelirsiniz, ben de gelirim. Devlet Bey’e de gittim, DEM’e de gittim. Ben o günden 1 Ekim’de Cumhurbaşkanı geldiğinde ayağa kalkacağımızı biliyordum. Bunun gerekli olduğunu düşünüyordum. Ben siyasete belli yerlerden bakarım. Mesela Manisa’nın Hacıhaliller Köyünden bakarım. Manisa Hacıhaliller Köyünden birisine derdini anlatırken, adam sana diyor ki yahu kardeşim tamam konuşuyorsunuz da hatta biz kahveye girince çıkıyor bazıları. Yahu amcam nereye gidiyorsun deyince sen benim seçtiğim Cumhurbaşkanını tanımıyorsun, ben seni niye tanıyayım diyor ve gidiyor. Benim OHAL’de referanduma, OHAL’de seçilmesine, bu seferki adaylığına itirazım var ve bence ciddi bir meşruiyet sorunu var. Ama üçüncü kez bu mesele ile ilgili sandıktan çıkınca onun seçmeni onda sorun görmeyip, sen onun karşısında ayağa kalkmayınca sende bir sorun görüyor kendisine dair” ifadesini kullandı.

“İÇE DÖNÜNCE OYLAR DÜŞÜYOR”

Özel, “Biz bir kez içe döndük, ağustos ayında tüzük kurultayında çok da iyi bir tüzük yaptık, mutabakatla geçti. Bizim açımızdan büyük bir başarı. 600, 600 bölünmüş bir parti neredeyse 38’e karşı 1000 küsür oyla tüzüğünü geçirdi. 81 il başkanı kenetlendi. Bizi destekledi. Ama biz içe döndük ya bir tek o ay anketlerde düştük. İçe döndüğümüz için. Millet, CHP’nin iç meseleleriyle meşgul değil. O istiyor ki CHP onun sorunlarını konuşuyor olsun, derdine önerilerde bulunsun, bunu televizyonlarda izlemek istiyor. Siz sadece ve sadece AKP ile polemik yaparsanız, o polemikteki en hırçın halleriniz ve karşının size verdiği en iyi cevaplar, iktidar medyasında ve hatta merkez medyada onlar yer alıyor. Ama siz polemik, kavga ve hırçınlık yapmaz, buğday, emekli ücreti derseniz, emekli maaşının aldığı dana kıymanın her ay ne kadar azaldığını söylerseniz veya seçim istiyoruz, geçim yoksa seçim var derseniz, Cumhurbaşkanı ile didişmek yerine ekranlarda iyi, kötü bu oluyor. Hele Cumhurbaşkanın ziyaret ettiği bir parti, eskiden bizi canlı vermeye korkan birçok televizyon bizi canlı veriyor” diye konuştu.

“TRT’YE 31 MART’TA BİRİNCİ PARTİ GENEL BAŞKANI OLARAK ÇIKTIM”

Özel, “Benim yaptığım işin zorluğu bu. En kolay CHP Genel Başkanlığı AKP ile her gün polemik yapan… Benden usta laf sokacak birisini ben şu anda bizim kadroda görmüyorum. O konuda mahirim, yıllarca gladyatör gibi Meclis’te çarpıştım. Hiç sorun yok. Ben ayda bir kere size bir tane Hulusi Akar videosu çıkarırım. Bizim taraf çok sever, gecelerce beni konuşurlar. Muhalefette kaldıktan sonra kime ne faydası var? Ben şu kadarını söyleyeyim. İmamoğlu’nun birinci seçiminden sonra mazbatası iptal edildiğinde TRT kanalıyla bana yapılan, YSK kanalıyla Ekrem Bey’e yapılmıştı. Ne oldu sonra? TRT’de çıkarmadılar, Anadolu Ajansı vermedi. Ne oldu? Millet haklı ve haksızı, iyi niyetli ve kötü niyetliyi ayırdı. Karar verdi. Bugünlere o iptal kararının üzerine alınan 806 bin oyu alırken, milletin o haksızlıklarına karşı demokratik bir duruşu getirdi. Ben şu kadarını söyleyeyim. Ben bizim mahallede alkış almayı en iyi becerecek siyasetçiyim. Benim üzerime burada bu işi yapabilecek çok az kişi vardır. Ben bizim mahalleyi memnun ederim, mutlu ederim ama bizim mahalleyi iktidar etmem için, benim bizim mahallenin eleştirilerine rağmen, iktidara gönül vermiş ama iktidardan yılmış insanlara sesimi duyurmam veya onlara benim geldiğimde, onları itmeden, kakmadan, ötekileştirmeden, tek bir seçmenden, onun burnundan getirmeden, CHP’liler kadar onun da çocuğunun geleceğini garantisini sağlayarak, onu da zenginleştirerek, onun da yoksulluğuna çare bulacağıma, benim hakkaniyetli birisi olduğuma inanmaları lazım. CHP’nin elindeki baltayla her gün Erdoğan ile kavga eden Özgür Özel’in dönüşte kafasına onun da baltayı vuracağını sanıyor insanlar. AKP’nin döneminde suç işleyenlerden elbette hesap sorulur. Yargı sorar hesabını. Benim AKP’ye oy veren seçmene, biz gelirsek, her şey senin için de daha iyi olacağı anlatabilmem lazım. Hakikaten olacak. Zenginleşecek, çocuğu iş bulacak. Ülke AB yolunda ilerleyecek. Avrupa Birliğine girecek, vize problemleri bitecek ama sürekli başka didişme ile olmuyor. Olmadığı için ve ben de gerçekten öyle sanıldığı kadar kötü, kavgacı bir adam olmadığım için… Bana yatılı okul arkadaşlarım hep derdi. Gerçek Özgür’ü tanısalar çok sevecekler ama hep kavga ederken görüyorlar. Şimdi insanlar beni kavga ederken değil her zamanki halimle… Ben Manisa’nın en çok cenazeye, taziyeye, düğüne giden birisiyim. Ben insanlarla iletişim çok severim. Kavga etmem ben yani” ifadesini kullandı.

“BEN, PARTİMİ İKTİDAR YAPMAYA ÇALIŞIYORUM”

Özel, “Özgür Özel sanki Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyor, yorumları geliyor” ifadelerinin üzerine, “Evdeki bulgur ana muhalefetse, ben pirincin peşinden gideceğim. Evdeki bulgur ana muhalefetten öteye gitmiyorsa ben pirincin peşinden giderim kardeşim. Ne olur en sonunda? Ben kazanılacak bir seçimi kaybettirecek işler yapmam. Bir kere herkes onu bilsin. Ben kendi adaylığımı dayatıp en doğru adayın seçilmesine mani olmam. Biz gittiğimizde seçime, ben Erdoğan ile ne koalisyon kurarım, diyorlar ya acaba MHP gibi mi yapacak? Niye yapayım? Ben partiyi iktidar yapmaya çalışıyorum. Ama ben bunu yaparken ortalama seçmenin ne hissettiğine bakarım. Şimdi göreceğiz anketlerde. Hatta ilk anketi sizinle paylaşayım. CHP’nin Erdoğan geldiğinde ayağa kalkmasına seçmen ne diyor? Ben her şeyi ölçtürüyorum, 31 Mart seçiminin arkasında dört büyük başarı var. Bu dört büyük başarının bir tanesi kampanyanın, bir tanesi örgütün başarısı, bir tanesi doğru adayların belirlenmiş olması, bu doğru adayların belirlenmesinde ölçme ve değerlendirme. Eskiden yüzde yarım harcıyorduk ankete, altıda birini, yüzde 18’ini kampanyanın ankete harcadım. Her şeyi ölçüyoruz. Haftaya sonuçlar çıkacak ve göreceğiz. CHP seçmeninde destekte azalma olabilir bu meseleye. O kadar kötü aksettiriliyor ki sanki 2017’ye kadar kalkmamışız gibi. Abdullah Gül’e kalkmamışız gibi, Erdoğan’a kalkmamışız gibi, 2021’de kalkmamışız gibi. Maalesef öyle bir yapılıyor ki. Muhalif medya da işte, öyledir de böyledir de. Ama göreceğiz genel seçmende nasıl karşılanıyor? Genel seçmende nasıl karşılandığı benim için önemli. Çünkü gelecek seçimin Cumhurbaşkanı adayı ben değilim. Seçmen Erdoğan’ın karşısında kalktı diye bana kızıp adaya oy vermeyecek hali yok. Ama bizim partinin sözünü duyabilecek dünya kadar AKP’ye önceden oy vermiş seçmen, şimdi kulaklarını hiç olmazsa kapatmıyor. Biraz açtı. Bütün göstergeler bunu gösteriyor. O yüzden her türlü riski ve bedeli ödemeye razıyım. Bu muhalefetten kurtulmak için gerekirse kendimi feda edeceğim. Ama partiye bu seçimi kazandıracağım. Çünkü biz kurtarmazsak, dönüp baktığınızda bazıları, bir tanesi çıkmış ‘Biz kimsenin önünde ayağa kalkmayız.’ Partinin oyu yüzde 1,5 bizden giden tepki oylarını alıyorsun. Meclis’teki her konuşmanı biz devrettik, ben devrettim. CHP olmadan, CHP başarmasa başarabileceğine inanan var mı? Benim bir tek derdim var. Türkiye’de bu iktidar değişmezse, bugün sabah kreş açılışını yaptım. Üç çocuktan bir tanesi çocuk yoksulluğunun pençesinde. CHP iktidar olmazsa okulları pislik götürüyor, yoksulun çocuğuna yok, yemek de yok, eğitim de gelecek de yok. Türkiye’de gelir adaletsizliği… Ben kimsenin çocuğunun yarışa geriden başlamayacağı bir ülke hayal ediyorum. Ben Türkiye’de milyarlarca dolar servetin kendi iki çocuğuna bırakılmasını ve o servetten yeterince herkesin yoksul çocuklar için vergi alınmamasına itiraz ediyorum. Ben bir kişinin bu kadar çok servet kümelemesi yapmasına itiraz ediyorum. Ben asgari ücretin veren için çok fazla alan için çok az olması düzenine itiraz ediyorum. Bu işi değiştirmek için bu ülkede sosyal demokrat, sol bir iktidarın gelip, halkçı politikalarla herkese solun aslında öcü değil adil gelir paylaşımı için çok iyi kalpli bir melek olduğunu göstermesi lazım. Bunun için bir seçim kazanmaya ihtiyaç var. Bunun için eski inatları terk etmeden başaramayız. Bütün meselem bu” diye konuştu.

“TAM BİR MUTABAKATLA PARTİYİ NASIL YÖNETECEĞİMİZE KARAR VERDİK”

Özel, “ilk kez 6 gün kurultay yaptık. İlk günü Sivas'ta sembolikti. İkinci günü tüzüğün hazırlık günüydü komisyonun. Üçüncü günü mutabakatla partiyi nasıl yöneteceğiz kararını verdik. Normalde orada güle oynaya ilan etmem lazım. Ben dedim ki işin kolay kısmı bitti, zor kısmı program kurultayının ilk iki günü. Sosyalist Enternasyonal’den 24 ülkeden birer kişinin geldiği, bütün delegelerin 29 yuvarlak masada oturduğu, bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz sorusuna ne cevap vereceğimizi çalıştığımız… İki gün çalıştık. 81 il 973 ilçede halk buluşmaları, örgüt buluşmaları, karma buluşmalar, meslek örgütleriyle yapılacak görüşmelerle CHP önce kendini gidip talep toplayacak ‘Ey fıstık üreticisi ne olursa bana oy vereceksin, ne istiyorsun? Ey çay üreticisi derdin tasan ne? Senin için ne söyleyeyim? Bir bütün halinde tarımda destekleme sistemi nasıl olmalı?’ Dünyaya bir bakın bunu başaran ülkeler. Mesela MYK masamda kim oturuyor? Volkan Demir MYK üyesi olduğu güne kadar Galatasaray Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı. Türkiye'nin en iyi maliyecilerinden. Yalçın Karatepe Mülkiye'nin efsane makro ekonomi hocası, iktisat hocası oturuyor. Selin Sayek Böke. Benim masamda oturuyor. Bu arkadaşlar en iyi vizyonu hızla hazırlıyorlar. Hazırlayacaklar. Şimdi onu TÜSİAD ile de işçi sendikası ile de ekonomi hocaları ile de dünyadaki ekonomi yöneticileriyle de gidip çalışacaklar. 6 ay sonra benim o sırada boş değil tabii her adımına iletişimini yapacağız. 6 ay boyunca CHP'nin tüm yöneticileri tüm milletvekilleri, akademisyenler 973 ilçede sorunları, bildiklerini söyleyecekler, ilavesi varsa kaydedecek, çözüm için ne bekleniyor, bu CHP'ye hangi şartta oy verirsin sorusunu arayarak partinin yepyeni, kolay okunabilir, daha kısa ve gelecekteki hemen arkasından CHP'nin tutum belgelerini, politika belgelerini ve propaganda evrak ve söylemlerinin üretileceği programını yapıyoruz. Planladığım şekilde nokta nokta gidiyoruz. Ecevit geldiğinde sendika kanununu söylüyordu. Ecevit geldiğinde emekliliği söylüyordu. Ecevit geldiğinde sosyal adaleti söylüyordu, toprak reformu söylüyordu. Yapamadı ama söylüyordu. Ecevit geldiğinde ortaya koyduğu vizyon vardı. Biz bundan sonraki süreç için Türkiye'nin birinci hedefini Avrupa Birliği'ne tam üyelik koyuyoruz. Onun için teker teker sayıp milletin bıktığı kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, hepsi çok önemli. Zenginliği ve kalkınmayı getirecek olan bunlar ama bunları konuşarak değil halkın anlayacağı dilden ekonomi konuşarak ve hedef koyarak. Bir kere söyledim yer yerinden oynadı. Alım gücü 10 kat artacak diyorum. Onlar altı sıfır attılar paradan diyorum ama gelirden de attılar giderden de. Altı altı berabere. Ben 1-0 olacak bizim olacak diyorum ve sadece fiyatlardan birer sıfır atacağız diyorum. Diyorum ki 800 liralık pirzola 80 lira olmasın mı? Nasıl dedikleri nasıl, büyümeyle nasıl olacağını anlatıyoruz. 6 ay sonra olmayacak, 10 yıl sonra olacak” diye konuştu.

“MİLLİ GELİR ARTACAK”

Özel, “Biz bir kalkınma tarif ediyoruz. Milli gelirin artacağı, işte 50 bin dolarlara çıkacağı, satın alma gücünün gıdada 10 kat artacağı zenginleşmeyi topluma yaymaktan bahsediyoruz ve diyoruz ki elindeki maaşın aynı maaşı olacak ama 600 lira olan dana kıyma 60 lira olacak. Tavuk kanat 33 lira olacak. Hırs alır gibi öç alır gibi vergi konulan rakıdan normal devlet gibi vergi alacağız. Tayyip Bey kimse görmeden seçmenin kulağına şunu fısıldıyor. Evet biliyorum açsın, yoksulsun, işsizsin ama tehlike büyük oyu bir kez daha bana vermelisin. Yoksa vatanı böldürecekler, yoksa bayrağı indirecekler, yoksa ezanı dindirecekler, bunlar terörist. Biz buna teslim olup seçim kaybettik. Hadi bakalım şimdi demiyorlar mı insanlar konuşurken? Ya bunlar bayrağı indirecek ama CHP binasına Cumhurbaşkanı forslu bayrak çektiler. Madem öyle demezler mi niye elini sıktın, niye konuştun? Normalleşmenin bizden başka Türkiye'ye de çok faydası var ama en çok şeytanlaştırılanlara, ötekileştirilenlere faydası var. Benim anlatmaya çalıştığım mevzunun özü bu. Yoksa Tayyip Bey orada otururken ben son 6 senedir oturdum orada. Kalkmadım ama kimse gelip madalya takmadı. Ayağa kalktım bundan da madalya takmadılar ama o ayağa kalkmayı herkes gitsin bugüne kadar hiç CHP'ye oy vermemiş, AK Partili ve MHP'li seçmen ne diyor diye sorsun. CHP'liye de sorsun. Alkışlamayacağız dedim. Giderken de tarafsız bir Cumhurbaşkanı gibi konuşmadığı için bir de gelip de el sıkışmadığı için kalkmadım giderken ayağa. Bir daha geldiğinde bir daha kalkacağım, bir daha geldiğinde bir daha kalkacağım, bir daha kalkacağız. Ben seçmene senin kararına saygılıyım ama ülkeyi ben daha iyi yönetirim, biz daha iyi yönetiriz diyorum” ifadesini kullandı.

“SEÇMENE SAYGIDAN AYAĞA KALKTIM”

Özel, “Kemal Bey saymış kimler için ayağa kalkacağımı. Ben onların hepsi için miting yapmışım yerel seçimden beri. Eskiden bize diyorlardı ki Meclis’ten çıkın veya ben de tweet atarım, sen bir şey yap. Ben o fıstık üreticisi için miting yaptım. Ben emekliler için miting yaptım. Ben asgari ücret artmıyor diye Gebze'de, Gebze gibi ilçede 100 bin kişilik miting yaptım. Emekliler 120 bin kişilik. Ben Kemal Bey kimler için ayağa kalkacağını söylüyorsa ben onlar için ayağa kalktım. İlave de söyleyeyim yani mesela ben Çorlu’da karar açıklanırken tren faciasına da gittim. O annelerle hem seçimden önce hem seçimden sonra gözlerinin içine baktım. Yani kimin mücadelesini yalnız bırakmışız da oturmuşuz onlar varken, ben onlar için ayaktayım ama Tayyip Bey'e oy veren seçmen benim seçimim ve saygı vermeyeni ben ne dinleyeceğim kardeşim demesin diye, makama ve seçmene saygıdan ayağa kalktım. Bunda hiçbir mahsur görmedim. Çünkü beni tanıdığı halde hayal kırıklığına uğrayan varsa gerçekleri duyunca, düşününce zaten beni affeder. Ama asla beni dinleyen dinlemeyenler şu kadarcık kulak kabartıyorsa o kulağının içine ben şunu fısıldama imkanım var. Sen bu açlığa yoksulluğa mahkum değilsin. Benim bayrakla derdim yok, vatanla derdim yok, herkesle birlikte olabilirim bu ülkeyi kuran iradeyim. Ama seni yoksulluktan ben kurtarabilirim. Ben o kulak açılacak mı ona bakıyorum. Onun için her riski alıyorum. Hiç kusura bakmasınlar almaya devam edeceğim. Kemal Bey'in şahsına değil ama mesela eskiden yönetici olup ayağa kalkmayan dört arkadaş var. O arkadaşlar geçmiş dönemlerde biz böyle tartışırken Kemal Bey'e sorun yalanlamayacaktır, kendilerine sorun biri çok yakınım, biri çok muhalifim. Kemal Bey'e imkan olduğunda sorun, dokunulmazlık oylamasından önce ellerimle götürüp, sorun mesela Zeynep Altok’a, şu an bana muhalif. Selin Hanım da çok yakın. İkisine son bir sorun lütfen diye soktum. Bundan bir saat önce 4 kişi birlikte gittik. Veli Ağbaba, Selin Hanım ve Zeynep Altıok. Dedik ki grubu oylamaya sokmayalım. Buradan büyük hata olur. Dokunulmazlıklar kalkar, siyasi tutuklamaların hesabını veremeyiz. Bunlara güvenilmez. O gün memleketimize gidersek, vereceğimiz hayır oyunun hesabını veremeyiz deyip Tayyip Bey’le birlikte oy kullanılmasını savunan arkadaşlar, ayağa kalkmamak suretiyle Tayyip Bey'e direniyorlar. Hiçbirisine kırgınlığım yok çünkü zor bir karar. Bana diyorlar ki iki gün önce söyleseydin, iki gün önce söylesem belki ben de kalkamazdım. Niye nasıl olur dediler? Çünkü bu haber sızacaktı o gün sızdığı gibi konuşulacaktı. Babam beni arasa 1943 doğumlu Türkçe öğretmeni TÖB-DER’in kurucusu Talat Hoca. Oğlum onun karşısında ayağa kalkarsan hakkımı helal etmem dese nasıl kalkacağım ben ayağa? Hepimize böyle telefonlar gelecekti. Liderler bazen böyle kararlar alırlar, sevabı partimin boynuna günahı benim boynuma. Sorumluluk benim ve bütün seçmenlere şunu söylüyorum. Herhangi bir milletvekilimiz ayağa kalktı diye ona kızan varsa, onun bir suçu yok. Sorumluluk benim” ifadesini kullandı.

“BU PARTİYİ SEÇİLMİŞLERLE YÖNETECEĞİM”

Özel, “Kurultay konuşmamda şunu söyledim. Partiyi seçilmişlerle yöneteceğim, bürokratlarla, atanmış danışmanlarla yönetmeyeceğim. Partiye girdim, 23 oda boşalttık. 70 küsur arkadaş artık partiye gelmiyor. İçlerinde dernekler bile vardı. Bir tane hatta böyle, kılıç hediye etmiş Kemal Bey'e. Demiş ki değişimciler için kılıçlar çekildi. Dedim ki Kemal Bey’e lafım yok ama onun alnını karışlarım demiştim kurultay konuşmamda. Bizi kılıçtan geçirecekmiş. O arkadaş bir de bizim tefrişatı beğenmemiş, kendine böyle saray odası gibi oda da yaptırmış. Odayı boşaltırken 1 Nisan'da görüşürüz Özgür Özel diye diye gitti. Kimler kimler gitti. Ben sağın gönlünü almak için sağdan gelen çeşitli yapıları bir de geldikleri yerlerde çok karşılığı olmayanları, partiye danışman yapmak yerine sağ seçmenin irrite olduğu birtakım inatlardan uzak durup meramımı anlatmayı tercih ediyorum. O boşalan odalarda ne var biliyor musunuz? İl ve ilçe başkanlarımız Ankara Ofisi olarak kullanıyorlar, randevularını veriyorlar. Çay, kahve, bilgisayar, yazıcı olduğu 81 il başkanın ‘Biz bugüne kadar böyle bir şey görmedik’ dediği odalar onlar. Ben oraya o kerameti kendinden menkul danışmanlar yerine örgütümü oturttum, seçilmişlerle yönetiyorum. Bir tane maaş almayan danışmanım yok, maaş alan Meclis’ten ya da partiden. Hakkımız olduğu kadar danışmanlarımız var, basın danışmanı, sosyal medya danışmanı falan, onlar var ama kerameti kendinden menkul, geçmişte Kemal Bey’e oy vermemiş hiçbir danışmanla çalışmıyorum” ifadesini kullandı.

“ONLARDAN DA OY ALDIK”

Özel, “Bir önceki ayda biz 1,3 öndeydik, bu ay hata payı içinde. Hala 30'un üstündeyiz. Kırılımlarına bakmadım ama baktığım kırılımların tamamında biz kendi içimize dönünce AKP'li, MHP'li ve son seçimde bize oy vermiş seçmen kaçıyor. Kararsıza geçiyor. ‘Bunlar yine başladı, birbirine uğraşmaya’ diyor. Ben bundan sonraki aylarda geri geleceğini düşünüyorum. Bir de şöyle bir şey var. Şunu çok net görmek lazım. Bugün kararsızların içinde son seçimde CHP'ye oy vermişler var tabii. Nasıl var? Onlar bir önceki seçimde AK Parti'ye oy verdi. Biz bu seçimde onlardan biraz önce söylediğim şekilde oy aldık. Şimdi o insanlar bize bakıyorlar. Normalde parti oyumuz 5 parti birden 25’ken, 38'e çıktı. Bu 38'in bizde kalmasını kim bekleyebilir? Elbette düşecek. Marifet 25'e düşmesin, eski kodlarına dönersen 25'e düşersin. Doğru siyaset yaparsak tutabildiğimizi tutarız. Biz 22 yıl boyunca ilk kez 31 Mart gecesi, anketlerde ilk kez 31 Mart'tan sonra AKP'yi geçtik. Panorama TR'de bu ay, geçen ay da Metropoll’de vardı. Bu ay Metropoll’de yükselmişiz, Panorama’da bir tık düşmüşüz. Metropoll’de kafa kafaya gelmişiz. Onlar iki puan düşmüş, biz iki puan çıkmışız falan ama Panorama Ağustos’ta çalışmadı. Eylül’de, Eylül ortasında, Ağustos ile Eylül ortasına kadar olanı yaptılar. Ben de takip ettim, tam bunu söylüyorum. Kendi içimize dönersek AKP ve MHP'den bize gelen seçmen kararsıza geçiyor. Biz, Türkiye meselelerini konuşursak bize geliyorlar. Bu kadar net” ifadesini kullandı.

“STRATEJİ PLANIMIZ HAZIR”

Özel, “Ekrem İmamoğlu’na ceza çıkarsa CHP ne yapacak?” sorusu üzerine, “Şimdi olası krizden sonrasına hazırlanan strateji plan hazırlanır. İlan edilmez. Onu benden istemeyin. Ama hazırız. Normalleşmemesi lazım bunun. Ben bunu bizim toplantılarda söyledim. Sanki bunun ilan edilmesi normalmiş, beklenen bir şeymiş, edilebilirmiş gibi yapmamak için o güne hazır mısınız çok konuşmamak lazım. Ama eğer bir onama kararı çıkarsa yapacağımız her şey, atacağımız her adımı, MYK'dan ve İstanbul Büyükşehir’den, İstanbul İl Başkanlığı'ndan arkadaşların bir araya geldiği uzmanlık heyeti, uzun uzun çalıştılar. Bu toplantıların birine Ekrem Bey de katıldı. Birine ikimiz birden katıldık. O basına yansımadı. İlk kez sizde söylemiş oldum. Üzerine gayet güzel şekilde çalıştık. O konuda hazırız ama istinaf kararıyla ilgili şöyle bir şey. Benim tahminim istinafta bunu onayabilirler. Yargıtay sürecini uzatabilirler ve hep bizi şu tartışmada tutmak isteyecekler, İmamoğlu siyasi yasak alacak mı, alırsa aday olamayacak, kim olacak, o mu olacak, bu mu olacak? Bu tartışmanın satın alınmaması lazım. Örgütümüze, sözüme değer veren herkese diyorum ki bir bu istinaf kararı çıkmamalıdır. Çıkarsa burunlarından getirmeliyiz, çok ciddi mücadele vermeliyiz. Ama lütfen aday kim tartışmaları yerine İmamoğlu'nun nasıl iyi belediye başkanlığı yaptığını görüp görünür kılıp anlatmalıyız. Milletin gönlünde orada yükseldikten sonra adaylaşma süreci kolay. Bu adı geçen diğer adaylar için de böyle. Adayım demekle milletin gönlüne giremez. İşini yapıp, güzel şeyler yapıp insanların tercih ettiği birisi olduğunda aday olabilirsin. Ben kimsenin adaylığına partinin genel başkanı olarak çelme takmayacağım. Ama şöyle bir şeyi görüyorum, şöyle bir şeyi iktidar medyası CHP'de aday tartışmasını erken başlatmayı çok istiyor. Buna maalesef alet olan, buna hizmet eden yaklaşımlar var. Gerçekten samimilerse, bu iktidardan kurtulmak istiyorlarsa bizi buraya çekmek yerine bizim ismi geçen adayları işlerini yapmaları noktasında onları rahat bırakmalarını istedim” ifadesini kullandı.

“ANAYASAYA UYMAYANLA ANAYASA DEĞİŞTİRMEM”

Özel, “Erdoğan’ın Özgür Özel ile anlaştığı iddia ediliyor” ifadesi üzerine, “Böyle bir anlaşmam olmadığı gibi kamuya açık tüm alanlarda, sorularda cevaplıyorum. Ben, mevcut anayasaya uymayan biriyle anayasa değiştirmem. Gezi davası duruyorken, Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarına uyulmuyorken, Anayasa özenle çiğneniyorken, anayasa masasına oturmayacağım. O yüzden böyle bir risk yok. Kimse şey yapmasın kayıt altında, söylüyoruz. İkincisi, parlamenter sisteme gitme konusunda anlaştığım kişilerin arasında Erdoğan yok. CHP’liler var. Bunu vatandaşlara önereceğiz, partimizin yönetim sistem önerisi güçlü parlamento. Bunu geçiş dönemi sonunda geçeceğiz ve o süreçte bunu yapmak için Erdoğan'a değil gelecek seçimlerde milletimizin desteğine ihtiyacımız var. Erdoğan'la niye anlaşayım? Ben Erdoğan iktidarını sonlandırmak istiyorum, Erdoğan'la niye anlaşayım” diye konuştu.

“YARGIDAN KİMSE KAÇAMAZ”

Özel, New York’ta yaptığı açıklamaların sorulması üzerine, “Türkevindeydik, büyükelçimiz, daimi temsilci, başkonsolos, Kıbrıs Cumhurbaşkanıyla ve gazetecilerle sohbet ettik. Çıkışta kapının önünde Türkevi yazan bir yerde olsun istedim. Yoksa dedi ki Ahmet Bey, istediğiniz herhangi bir yerde yapın dedi. Dedim ki ya burada değil böyle bir Türkevi yazsın görünsün dedim. Kapının önünde açıklamayı yaptık. Ben oradan çıktığımda daha o iddianame ortaya yeni çıkıyordu. Daha hiç okunmamıştı. Yanımda büyükelçimiz var yani iki adım arkada arkadaşlarım var. Bana soruyorlar. Ben dedim ki Türkiye rüşvet verecek bir ülke değil kaldı ki bu adamlara öyle bir jest yapıldı ki Amerika'ya, Ankara'da, bunun için burada para vermeye gerek yok. Daha büyük jest yapıldı ancak eğer rüşvet alan varsa Amerika çok güçlü hukuk devleti. Yargıdan kaçamaz. Videoyu atacağım. Var aslında Twitter hesabında duruyor. Amerika çok güçlü bir hukuk devleti, yargıdan kimse kaçamaz, bu konuda herkesin güveni tam, rüşvet alındıysa ortaya çıkar, cezasını çeker. Eğer birisi Türkiye adına rüşvet verdiyse yanlış yapmıştır. O cezasını çekmelidir. Türkiye'yi rezil etmiştir. Türkiye'yi rezil etmiştir rüşveti veren ama ilk cümle Türkiye rüşvet verecek bir ülke değil. İşte şimdi adlarını söylemeyeyim hani böyle bir Twitter üzerinden haber sayfaları var ya. Bir tek bunu veriyor. İkinci el piyasada bu köpürüyor. Özgür Özel bunu nerede dedi diye kimse dönüp bakmıyor. Ben bunu bu cümleleri Amerika'da, Amerika'dan ayrılmadan, uçağa binmeden önce rüşvet iddianamesi çıktığını öğrendiğim anda Anka Haber Ajansına yaptım canlı verdiler. Twitter hesabımda duruyor ve herkes güya ana muhalefeti takip ediyor. XXX haber diye bir haber sitesi Özgür Özel, Türkiye rüşvet verecek ülke değil diyor. Sonra xx adlı muhalif arkadaş YouTube kanalına çıkıyor, yazıklar olsun Erdoğan'dan önce savunmak sana mı düşer diyor. Savunmak ne? Verdiyse rezil etmiştir yapan, cezasını çeksin. Belediye başkanı da çekecektir ama onlara yapılan jest bundan fazla diyorum. Kişiler gider bina kalır. Bir de ben kendi binamı tartışmaya açma meselesini daha iddianameyi görmeden, Amerikan basını soruyor pat diye. Türkiye rüşvet verecek bir ülke değil veren yaptıysa yanlış vermiştir lafından yargılayan da yargılasın arkadaş” ifadesini kullandı.

“İNANSALAR ÇOK DAHA İYİ OLACAKTI”

Özel, “İktidarın büyük bir gücü var, büyük parası var. Bu devirde bir haberin yayılması organik yollara bırakılırsa, eğer karşı taraf bunda ciddi bütçe ayırdıysa, o böyle amip gibi çoğalıyor. Sizin haberiniz ise böyle yavaş yavaş ilerliyor. Böyle güçlükler var. CHP’nin kazanamamak, hep kaybetmek üzerine seçmeni ile arasında kuramadığı güvensizlik ilişkisi var. Hani üyelerde daha az, seçmende daha çok, yöneticilerde biraz daha az. Yani yine kaybedeceğiz yine yanlış yapacaklar. Sizin yayınınızda söylemişim bir kesitini izledim sonra İsmail Küçükkaya çok çok yapıyor. Diyorum ki Bursa'yı alacağız, Balıkesir'i alacağız, Manisa'yı alacağız, Denizli'yi alacağız, Afyon'u, Uşak’ı alacağız. Onu bırakın Kütahya’da sürpriz yapıp alacağız diyorum. Dönüyorum diyorum ki Kastamonu'yu alacağız, Kırıkkale'yi alacağız. Kilis’i alacağız. Çünkü ölçme değerlendirme diye bir şey var ama inandıramadık insanları. Belki inansalardı daha iyi olacaktı. Bir de geçmişte sürekli yapılmış hatalar. Ben çok açık bir insanım. Ben her soruya cevap veririm. Ben iki şey yapmam, kin tutmam ve bir şeyi gizli tutmam. Bu tabii ki görevim gereğince gizli tutmak gereken şeyler ayrı ama siyasette böyle aslında birine düşmanlık yapacaksam, kötülük yapacaksam, öyle bir hırsım, kinim varsa onu ilk kendisi bilir. Ben seni aday yapmayacağım arkadaşım, başkaları öyle yapmaz, günü gelince yaparlar. Ben hiç yapmadım mesela, kesinlikle şöyle bir şey var. Eğer bir şey yapıyorsam doğru olduğunu bildiğim için yaparım. Annem der ‘O çok inattır.’ Çok der. Bir şeye inanırsam ondan vazgeçmem, doğru olduğuna inanırsam ama bir şeyin yanlış olduğunu düşünüyorsam asla onu tekrar etmem. Arkadaşlarımın uyarılarını dinlerim ama çok temel bir şeyde ilerliyorum, yani bu partide liderin bir yerde kullanacağı inisiyatif varsa o da kendi kitlemiz memnun edeceğiz diye toplumun yüzde 60'ının, 70'inin bize kulak tıkadığı, yüksek sesli ve hırçın bir muhalif siyasetin sonuç getirmediğine inandığım, gördüğüm için. Bunun için kimseyi zora sokmadan, ne adayları, ne başkalarını, riski kendi üzerime alarak, sorumluluğu kendi üzerime alarak ilerliyorum. Mesela geçen gün Melike Demirağ çok kıymetli birisi. Eşimle 17 yaşından beri dinleriz, böyle bir kasetçalarım vardı. Orada çevirir çevirir dinlerdik. Didem dedi ki ya Melike Demirağ sana kızıyor biliyor musun dedi. Sosyal medyadan gösterdi aradım telefonunu buldum. Kızıyor, haklı birçok şeyde. Aynı şey gibi işte, niye bunu yaptınız? Size dedim ya Amerika'da bunu demiştim. Melike Demirağ diyor ki ya Bahçeli'ye niye şunu şunu şunu demediniz Meclis’teki resepsiyonda. Dedim ki 80 yaşında bir insan gelmiş, iki elimle elimi tutmuş, bunları söylemiş. Ben dedim ki ona, oradan kesiyorlar. Devamında var. Dostumuz bilir. Ben doğru bildiğimi söylerim ama saygıda kusur etmem efendim. Mesela bu lafın olmaması kötü ama bu yetmez. Aynı resepsiyonda bana sormuşlar Bahçeli'yi. Kayda geçsin programıyla ilgili. Zehir zemberek açıklama yapmışım. Birinin kılına zarar gelirse, senden hesabını sorarız demişim. Hedef gösterdin, siyasi hayatının en ayıplı işini yapmışsın. Melike Hanım dedi ki ben bunları Twitter'da paylaşacağım birazdan dedi. Melike Hanım dahi o kadar entelektüel birisi, siyaseti yakın takip eden birisi. Maalesef medya düzeninde ve ultra güvensizlik ortamında ıskalayabiliyor. O yüzden çok fazla kafama takmıyorum. Ben buyum. Beni 10 yaşımdan beri, mesela 50 yaşıma girdim geçen, 40 yıl önceki yatakhane arkadaşlarımla birlikte girdik. Eşim sürpriz yapmış. 30 kişi geldiler, eşleriyle beraber. Onlar hep şey derdi ya, Özgür bu insanlar seni hani bu grup başkanvekili Özgür Özel değil de yatılı okulda 40 yıldır tanıdığımız Özgür gibi tanısa çok daha fazla sevecekler derdi. Seven sayımda öyle bir artış var ama gladyatör Özgür'ü sevenler ya niye vurup kırmıyorsun diyor. Ben siyaseten hiçbir şeyi eksik yapmıyorum. Mesela Ali Mahir Başarır’a sus ağabeyciğim, bunu söyleme demiyorum. Ama bir genel başkana yakışır ve diğer siyasi partilerin seçmenlerine saygılı bir dil ve üslup benimsiyorum. İkisi arasındaki farkı gerçekten iyi niyetle takip eden herkes görebiliyor. Ben eğer bir işi yapacağıma inandıysam, başaracağıma inandıysam, bunda kendime güvenirim, etrafıma güven veririm. O işi mutlaka başarırım. Ben bu binanın ışıkları 31 Mart akşamı sabaha kadar yanacak derken kimse inanmıyordu. Gösterdim, onlar alkışladı, ben ağladım. Ben bu partiyi ilk genel seçimlerde iktidar yapan genel başkan olacağım. O gün bu parti iktidar olmazsa ertesi gün öyle kurultayı çağırıyorum falan değil. Siyaseti bırakıyorum. Siyaseti bırakıyorum, çok net söylüyorum. Bu parti iktidar olacak. Bunun önündeki tüm engelleri kaldırmak için büyük gayret sarf edeceğim, başta egomu, kibrimi, heveslerimi ve hedeflerimi bir kenara koyarak başladım. Çünkü biz, ben olayım dersem kaybederiz. Ben şunu yapabilirim, kendimi adaylaştıracak zemin yaratabilirim ama seçimi kaybederim. O yüzden en doğru adayı adaylaştırıp, bu iktidarı gönderip, bu ülkede demokrasiyi kuracağız. Benim en büyük hayalim Soma davasının yeniden görülmesi. Sinan Ateş’in gerçek katillerinin yargılanması, dünya kadar yolsuzluk oldu, rüşvet oldu, bilmem ne oldu, yapanın, edenin cezasını bulması ama bunu yapmam için AK Parti'nin seçmeninin, MHP'nin seçmeninin bunlar gelirse bize huzur vermez diye düşünmemesi lazım. Öyle bir şey yok sadece ve sadece suç işleyenler cezasını çekecek. Ben Soma davasını yeniden açtıramazsam, siyasette hedefime ulaşamamışım demektir” ifadesini kullandı.

“ALTI AY KALA ERKEN SEÇİMİ KABUL ETMEM”

Özel, “Erdoğan son altı ay kala erken seçim derse ne yanıt verirsiniz” sorusu üzerine, “Kabul etmeyiz diye söyledim yani onu. Bakın bundan sonra bize aday kim diye soruyorlar ya AK Parti'nin adayı kim diye soracağım. Çünkü AK Parti'nin adayı kim? AK Parti'nin adayı Erdoğan'sa erken seçim lazım. Yani bizim de oy vermemiz lazım. Ben sadece bir sene boyunca buna izin veririm gelsin yarışalım. Bir sene geçti Erdoğan aday olacak, gelin anayasa değişikliği yapalım. Yok, kabul etmiyorum, oturmayacağım. Bana böyle altın tepside iktidar vadetseler Erdoğan eliyle, ben o anayasayı Erdoğan için değiştirmem. Eğer Erdoğan aday olacaksa bir sene sonra olsun. Yok son 6 ayda geleceğim, aday olacağım, 6 ay daha dişimi sıkarım aday olamazsın. Hesabını ona göre yapsın. Bu kadar net, bu kadar. Ben bunu boşu boşuna söylemiyorum. Tam 5 yılın ortasındasın, 2,5 ben koydum, 2,5 sen koy. Kendine güveniyorsan gel seç. Şu anda Erdoğan'ın bize karşı seçim kazanabilecek durumu yok. Bence bundan sonra olmayacak ama bunun için bir tek şeye ihtiyaç var. Özgüvene özgüvene özgüvene. Bu parti 31 Mart'ı özgüvenli siyasetle kazandı, bir şeye ihtiyaç var. Birlik ve beraberliğe. Bu partinin içindeki bir karışıklıktan kendisine bir gelecek bekleyen varsa, Türkiye'nin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini feda ederek, kimseye siyasi gelecek imkanı tanımayacağım, bunu da bilsinler” diye konuştu.